Binbirdelik otu, yaraotu, kan otu, mayasıl otu, kılıç otu ve kuzu/koyunkıran gibi isimleri ile de bilinen kantaron otu başta cilt rahatsızlıkları olmak üzere insan vücuduna birçok faydası dokunan ve tam 482 türü bulunan kıymetli bir bitkidir. Dünya genelinde tanınmış Türkiye’de de yıllardır yaygın bir şekilde kullanılmış ve birçok rahatsızlığın tedavisinde rol oynamıştır.
Türkiye’de havaların ısınmaya başladığı mart ayı ile toprağın üstünde yeşillenen kantaron, mayıs ayında çiçeklenir. Haziranda yoğunlaşan çiçeklenme sürecinin ardından temmuzda meyvelerini vermeye başlar ve özellikle çiçeklenmesi ağustos ayına kadar devam eder.
Kantaron, Latince adıyla Hypericum, uzun yıllardan beri insanların hastalıklarına şifa aradığı bitkiler arasındadır. Bu bitki halk arasında uzun zamandır yaygın bir şekilde çeşitli yöntemler aracılığıyla kullanılır.
Kantaron tentürü, kantaron dekoksiyonu, kantaron çayı gibi farklı formlarda tüketilen kantaronun “yağı”ndan da faydalanılır.
Kantaron Yağı Nasıl Hazırlanır?
Kantaron yağının hazırlanmasında taze yahut kurutulmuş çiçek kullanılabilir:
- 250 gramlık zeytinyağının içine 100 gram kantaron çiçeği katılır. 15 (30 gün de bekletilebilir) gün boyunca cam bir kavanozda güneşte bırakılan bu karışımı arada çalkalamak gerekir. 15 günün ardından pamuktan süzülerek yağ elde edilir.
- 1000 gram zeytinyağının içine 100 gram kantaron çiçeği katılır. Karışımın bulunduğu kavanoz kaynar su dolu bir kabın içinde bekletilir. Kavanozdaki karışım ara sıra çalkalanır. 2 saatin sonunda süzülür, birinci yönteme göre bu yöntem daha kısa sürede hazırlanır. Burada uygulanan benmari usulü sürecin hızlanmasını sağlamaktadır.
- Kantaron tohumu zeytinyağının içinde bir hafta beklettikten sonra süzülür. Bu yöntem özellikle güneş yanıkları için kullanılır.
Sarı Kantaron Yağı ve Özellikleri
Sarı kantaron yağının en bilinen ve en çok fayda sağladığı özelliği cilde iyi gelmesidir. Fakat bu bitkinin mucizeleri, insan vücuduna olan şifası bununla sınırlı kalmaz. İyileştirici özelliği baskın olan kantaron yağının faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
-
- Tahrişleri yatıştırır. Kaşıntıyı giderir, iltihapların giderilmesinde yardımcı olur.
- Antibakteriyel, antiviral özelliğe sahiptir.
- Yara ve yanıkların iyileşmesinde fayda sağlar.
- Mideyi korur, gastrit ve benzeri mide rahatsızlıklarındaki ağrıyı dindirir.
- Enflomasyonu azaltır. İyileşmeyi hızlandırır.
- Enfeksiyon oluşmasına karşı mücadele eder.
- Saç dökülmesini önler.
- Bilinen bazı hastalıklarda faydalıdır.
- Egzama,
- Hemoroid,
- Şişkinlik, kabızlık, gaz sancıları,
- Romatizma, varisli damar, şişme-morarma,
- Boğaz, mukoza, yutak ve derideki iltihapları oluşturan bakterilere şifa kaynağıdır.
Cilt Hastalıkları
Genel anlamda kantaron yağının en bilinen özelliği cilde ve yüze faydalı olmasıdır. Bu hususta yaygınlaşması elbette faydasının fazlalığından kaynaklanır. Bu sebeple cilt üzerindeki faydalarını daha geniş bir çerçevede değerlendirerek detayına inmek gerekir.
- Ciltteki Faydaları Nelerdir?
Kantaron yağı cildi iyileştirmeye ve onarmaya yardımcı olan kantaron bitkisinden üretilir. Bu yağın içinde cildin onarılmasını sağlayan antiinflamatuvar ve antioksidan bileşenler bulunur. İyileştirici yönü kuvvetli olan kantaron cildin sağlıklı bir görünüm kazanmasında, nemli ve yumuşak bir yapıya sahip olmasında yardımcıdır. Cildi besler; şayet varsa iltihap, tahriş, kaşıntıları yatıştırır, iyileştirir.
Kantaron yağının içinde antibakteriyel özellikler bulunduğu için cildin rahatlamasını sağlar. Özellikle hassas ve kuru cilt sebebiyle sıklıkla problem yaşayanlar için idealdir.
Ciltte oluşan yanık ve sıyrıkların tedavisinde, aknelerin giderilmesinde sarı kantaron yağı kullanılabilir. Bu bitki bölgedeki kan akışını arttırdığı için yanık veya sıyrığın iyileşmesinde yardımcı olur. Aynı zamanda deri iltihabını da önler.
Açık yaraların tedavisinde de kantaron yağının fayda sağladığı görülür. Yine cilde birebir temas ettirmeden, krem ve benzeri uygulama yöntemlerine dönüştürülmüş bir şekilde kullanılırsa yaranın bulunduğu yerdeki mikroorganizmaları öldürür ve açık yaraların temizlenmesini sağlar.
Sarı kantaron yağı, vücudun birçok bölümünde oluşup yayılabilen egzama rahatsızlığına da iyi gelir. Saçtaki kepeklenme problemi için de faydalı bir yağdır.
Sarı Kantaron Nasıl Uygulanmalı?
Kantaron yağı özellikle çeşitli cilt hastalıkları, yaralar ve enfeksiyonlarda kullanılır. Düzenli bir kullanımla faydası görülen bu bitkiye uygulama açısından dikkat etmek gerekir. Zira kantaron yağını direkt cilt ile temas ettirmek gözeneklerin tıkanmasına neden olur. Bu yüzden farklı bileşenlerle oluşturulan kantaron yağıyla üretilmiş cilt bakım ürünlerini kullanmak daha doğru olacaktır.
Saçta ve saç derisinde de faydası bulunan kantaron yağının buradaki uygulamalarında da hassas davranmak gerekir. Sarı kantaron yağı saç bakımı için haftada bir ya da iki kez uygulanabilir, saçları yıkamadan en az yarım saat önce saç derisine masaj yapılır. Ardından saçı durulayarak yağdan arındırmak gerekir.
Kabızlık ve gaz sancıları için günde 2 bardağı geçmeyecek şekilde kullanılmalıdır.
Kırmızı Kantaron ve Faydaları
Kırmızı kantaron yağı rengi kırmızı olduğu için bu ismi almıştır. Sarı kantaron kurutulmuş çiçeklerden elde edilirken kırmızı kantaron taze kantaron bitkisinden üretilir. Hem rengi hem de üretilişi ile birbirlerinden ayrılsalar da ikisi de aynı bitkiden hazırlanmaktadır ve hemen hemen etkileri aynıdır.
- Kırmızı kantaron genellikle çay yapımında kullanılır.
- Cilt hücrelerini yeniler, kırışıklığı giderir.
- Enerji verir.
- Sindirim sisteminde etkilidir.
- Yara ve izlere iyi gelir.
- Kuru cilde iyi gelir.
- Akne izlerini iyileştirir.
- Günde bir defa olacak şekilde yüzde kullanılabilir. (Bir defadan fazla kullanım ciltteki nem dengesini bozacağı için sivilcelenmeye sebep olabilir.)
- Anti-aging özelliği vardır. Ciltteki kırışıklık ve ince izleri giderir.
- Saça faydalıdır. Vitamin ve minerali yüksek olduğu için saçtaki parlaklığı arttırır. Saç köklerini besler. Kırıkları azaltır, saçın dökülmesini engeller. Saçın sağlıklı uzamasını sağlar.
- Yemeklerden önce az miktarda kullanmak kaydıyla kırmızı kantaron yağı ağızdan alınırsa sindirim sistemini düzenler. (Az miktardan kasıt maksimum bir tatlı kaşıdır. Bu miktardan fazlası vücuda yarardan çok zarar getirecektir.)
Önemli Not!
- Kantaron yağını hamilelerin, emziren annelerin ve 11 yaşın altındaki çocukların kullanması önerilmemektedir. Hekim kontrolünde tüketim sağlanabilir.
- Kişinin kullanımına ve bünyesine göre özel bir rahatsızlık oluşmadığı sürece kantaron yağının yan etkisine az rastlanmıştır. Fakat yine de yan etki görülmesi durumunda kişi yağın tüketimini bırakıp bir hekim ile görüşmelidir!
Kantaron Yağı İçilir Mi?
Kantaron bitkisi farklı uygulama metodları ile kullanılır. Yağ formu bunlardan yalnızca biridir. Kantaron; kantaron tentürü, kantaron dekoksiyonu ve kantaron çayı olarak farklı uygulamalar ile kullanılır. Bu noktada kantaron yağı ağız yoluyla günde 3 tatlı kaşığı tüketilebilir. Aynı zamanda çay formuna getirildikten sonra içecek olarak da kullanılabilir.
Kantaron Çayı Nasıl Yapılır?
Kantarondan faydalanmak için uygulanan yöntemlerden biri ona çay formu kazandırmaktır. Türkiye’de, özellikle Anadolu’da, mide ağrıları ve bağırsak rahatsızlıkları için kantaron çayı sıklıkla kullanılır.
Aynı zamanda bronşite de iyi gelen kantaron çayını yapabilmek için öncelikle haziran ya da temmuz aylarında, çiçeklenmenin en üst seviyede olduğu zamanlarda, bitkiler toplanır ve gölgede kurutulur.
Toplanan bitkilerin tek içimlik çay formu kazanması için 1 tatlı kaşığı kuru bitkinin kaynatılması gerekmektedir. Yaklaşık 3–4 dakika kaynayıp demlenen çayı süzdükten sonra günde en fazla 2 fincan tüketilir.
KAYNAKÇA
Altan, Altan. Damlar, İbrahim. Aras, Mutan Hamdi ve Alpaslan Cansu. (2015). Sarı Kantaronun (Hypericum Perforatum) Yara İyileşmesi Üzerine Etkisi. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. 24(4), 578-591.
Çırak, C. Ve Kurt D. (2014). Önemi Tıbbi Bitkiler Olarak Hypericum Türleri ve Kullanım Alanları. 24(1), 38-52
Kaçar, O. ve Azkan N. (2005). Bursa’da Doğal Florada Bulunan Sarı Kantaron Populasyonlarında Farklı Yüksekliklerin Hiperisin Oranı Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. Uludağ Üniversitesi Zir. Fak. Dergisi.19(1), 77-89.